Bu
tarz projeler beni çok heyecanlandırır. Bir şeylerin çözümüne katkıda bulunuyor
olmak, bunun için beyin fırtınası yapmak, üzerinde raporlar, faaliyetler
çıkarmak ve bunları “iyi bir amaç” uğruna yapmak beni çok ama çok heyecanlandırır. Bundan dolayı olsa gerek, bir işe girişmekte yaşadığım kararsızlık
anlarını bunda hiç yaşamadım ve tereddüt etmeden projeye dahil oldum.
Bir şekilde Sinem'le bağlantı kuran kişiler bir
platformda buluştuk. Mail ve whatsapp grupları oluşturduk. Üzerinde çalışmamız
gereken alt konuları ve çıkarmamız gereken raporları kararlaştırdık ve hemen
iki hafta sonrası için bir toplantı ayarladık.
15 kişiyle iki saat boyunca yaptığımız toplantıda
projenin isim fikrinden uygulamada kişilere vereceğimiz sanal ve gerçek
ödüllere, babaannelerimizle çekebileceğimiz videolardan ünlü firmalardan
alabileceğimiz desteklere kadar her şeyi konuşmuştuk.
Proje ekibini bir süre sonra çekirdek ekibe
dönüştürmüş, kısa da olsa bir mesafe almış fakat tam zamanlı işlerimizden ve
yazılım konusunda sıkıntılarımızdan dolayı projeyi yarıda bırakmak zorunda
kalmıştık.
Gıda israfı sorununun boyutunu anlayabilmemiz için
bazı rakamlara yer vereyim;
Anadolu Ajansı'nın Mart 2018 tarihli yaptığı haberde Gıda ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu
(TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz’un yaptığı yazılı açıklamaya yer verilmiş. 2050
yılında 10 milyara ulaşacağı öngörülen dünya nüfusunu beslemek için gıda
üretiminin yüzde 60–70 artması gerektiğini ve durum böyle iken her yıl dünyada
üretilen 4,5 milyar ton gıdanın 1,3 milyar tonunun tüketilmeden çöpe gittiğini
belirtiyor Topuz.
Burada bahsettiğimiz şey sadece ekonomik kayıp değil tabi,
aynı zamanda bu gıdaların yetiştirme, işlemden geçirme, ambalajlama, ulaştırma,
pazarlama sırasında kullanılan tüm doğal kaynakların israfı demek. Bu gıdalar
için harcanan enerjiyle atmosfere salınan 3.3 milyon ton sera gazı ve bunun yol
açtığı küresel ısınma problemi demek. Buna kayıp ve israfın 4'te 1 azaltılması
halinde bile bugün dünyada 815 milyon kişiyi etkileyen açlık diye bir sorunun kalmayacağı
bilgisini de ekleyelim.
Gıda israfı problemi Sinem’in o günkü çağrısından
sonra benim hep gündemimde kaldı ve bunun için bir şeyler yapma isteği duydum
hep. Bu konuda yaptığım araştırmalarda çözümün en önemli ayağının davranış
değişikliği olduğunu gördüm, sadece doğru şeyleri yaparak gözle görülebilir
somut çözümler üretebileceğimizi.
Ben blogumda en azından farkındalık oluşturmak
amacıyla yapmış olduğum araştırmalardan, Türkiye’deki ve dünyadaki çözüm
örneklerinden, bireysel olarak yapabileceklerimizden bahsetmeye çalışacağım.
Konunun uzmanı değilim, öğrenmeye çalışacağım ve sizinle paylaşacağım.
Bana kaynak tavsiye etmek isteyen, bu konuda bir
şeyler yapmak isteyen veya beni yönlendirmek isteyen olursa dinlemeyi çok isterim.
0 yorum:
Yorum Gönder